Aslında Ne Olmuştu? Şimdi Neler Oluyor?

Her şey II. Selim’le (Sarı Selim) başlar.

İşleri vezirlere ısmarlar. Yetkileri sadrazamlara, başbakanlara verir, kendisi Batı kültürü ile meşgul olur. Ataları gibi ordunun başına geçmez.

Bu şekilde bir  25 sene daha geçer. Ama ondan sonra artık işler kötüye gitmeye başlar.

II. Viyana bozgunu ile Osmanlı, tarihi zirveden geri dönmeye, tepelerden aşağı inmeye başlar.

1830 ‘dan sonra İngiltere masonlar vasıtası ile (Mustafa Reşit Paşa) Osmanlı’nın iç işlerine nüfuz eder. Tanzimat Fermanı, Islahat Fermanları derken, II. Abdülhamit iktidara gelir. 93 harbi başlar. Osmanlı büyük yenilgi alır. İşler kötüye gidince bir grup vatanperver Abdülhamit’e tavır koyar. Sen “müstebitsin” derler. Adı “Kızılsultan” kalır. Bunu Fransızlar ortaya sürer. Bizim vatansever subaylar, gaza gelmişlerdir. Rejim değişecektir. II. Meşrutiyet rejimini istemektedirler. Ordudan bazı subaylar dağlara çıkar. Onları Masonlar, Yahudiler destekler. (İttihat Terakki’yi Abraham Temo adlı bir Yahudi kurmuştur.) Bizim milliyetçi subaylar II. Abdülhamit’i devirecekler ya! Onları destekleyenlerin kimler olduğu önemli değildir. 31 Mart darbesi ile Abdülhamit devrilir. Şimdi Osmanlı devletini kimin yönettiği belli değildir. İttihat Terakkiciler sorumluluk da almazlar. Ama Balkan Savaşları’na devleti onlar sokarlar. Sonra Birinci Dünya Savaşı’na sokarlar. Osmanlı Devleti yıkılır gider.

Osmanlı Devleti’ni yıkan içerideki gafillerin arkasında hep dış güçler olur. İngilizler 1915’te Çanakkale’yi geçememişlerdi ama 1919’da aslanlar gibi Dolmabahçe’nin önüne 55 parça gemilerini (Fransız, İtalyan ve Yunan gemileri dahil) sokmuşlardı. Artık payitahtı İngiliz yüksek komiseri yönetmektedir. Bütün vatansever insanları Bekirağa Bölüğü’ne kapatırlar. Bunların büyük kısmı vatansever subaylardır. Hatta Ordu komutanlarıdır. (Ali İhsan Sabis Paşa, Fahrettin Paşa gibi.) Bunların suçları nedir biliyor musunuz: ERMENİ KIYIMI! Medine kahramanı Fahrettin Paşa bile Ermeni kıyımı yaptı diye tutuklanmıştır.

Bu tutuklulardan bazılarını idam ederler. (Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey). Büyük bir kısmını Malta’ya sürgüne gönderirler.

Sonra İstiklal Savaşı ile -hiç olmazsa- Anadolu’dan düşman temizlenir. Ve yeni bir millî devlet kurulur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti.

Osmanlı Devleti’ni türlü entrikalarla yıkanlar şimdi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni de yıkmaya çalışırlar.

II. Meşrutiyet Anayasası için darbe yapanları yabancı güçler desteklemişti. II. Meşrutiyet ilan edildi. İttihat Terakki kazandı. Ama devletin yıkılmasına sebep oldular.

Şimdi yine aynı dış güçler Anayasa’nın yeniden değişmesini istiyor. (Bugün 09.01.1917) TBBM.’inde oylama yapılacak.

Başkanlık sistemi getirecek bir Anayasa değişikliği yapılmak isteniyor. Tıpkı 1908 yılında yapıldığı gibi yine devletimizin genleriyle oynuyorlar.

Rejim değiştiriliyor. Osmanlı Devleti benzeri bir devlet kurmayı öneriyorlar. Ama bunu kurmak isteyenlerin arkasında yine yabancılar var. Belki Anayasa değişikliğini isteyenler samimidir, ama asıl amacın farkında bile olmayabilirler.

Rejim değiştiriliyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarihe karışacak. Yeni bir devlet kurulacak.

Bugünkü oylamanın amacı bu.

Osmanlı Devleti benzeri bir yapı kurulabilir mi? Osmanlı Devleti’ni idare edenlerin basireti ile, devlet anlayışı ile benzer bir devlet anlayışı inşa edilebilir mi? Bu yüzyılda böyle bir devlet yapısı düşmana karşı milleti yeniden organize edip, savaşlara hazırlayabilir mi? Böyle bir savaşı yeni kurulacak devlet kazanabilir mi? Yeni kurulacak devlet Sevr’i, Lozan’ı sorgulayabilir mi? Yeni kurulacak devlet, Amerika’yı, İngiltere’yi, Rusya’yı dengeleyebilir mi? Yeni kurulacak devlet tek başına yedi düvelle baş edebilir mi? Yeni kurulacak devlet Batı’ya karşı Rusya’nın, Rusya’ya karşı Batının ittifakını sağlayabilir mi? Yine sıkıştığımızda herhangi bir güce yaslanmak durumunda olacak mıyız? Yoksa kendi imkânlarımızla, Osmanlı Devleti’nin ilk on padişahının yaptığı gibi kahramanca devletimizi savunacak duruma gelebilecek miyiz? Bunun alt yapısı hazır mı? Mesela; Niğbolu, Kosova, Mohaç benzeri zaferler kazanılabilir mi?

Sosyal olarak insanlarımız yeni kurulacak devlet yapısının hayat tarzını kabul edebilecek mi? İran’da olduğu gibi toplumu inanç sistemimize göre yaşamaya razı edebilecek miyiz? Bizler böyle bir hayatı yaşamaya hazır mıyız?

Bizler, demokratik, laik, hukuk devleti kavramlarının altının boş olduğuna inanabilecek miyiz? Hilâfet rejimini içselleştirebilecek miyiz?

Mevcut İttihat Terakkicileri (AKP) yine Batılı istihbarat örgütlerinin yönlendirdiği yolunda yazılar var. Graham Fuller’in II. Cumhuriyet kitabında, şu anda AKP iktidarının istediği başkanlık sistemi, rejimin değiştirilmesi gerektiği, Atatürkçülük sisteminin yıkılması gerektiği, üniter devlet sistemlerinin çöktüğünü anlatan, tavsiye eden düşünceleri var. Halen ülkemizde yapılmak istenen değişikliik, bu Amerikan ajanının önerdiği şekilde yapılmak isteniyor.

 

Bizler buna razı olacak mıyız? Ülkemizi gelecek yüzyıllara, yeni kurulacak Hilâfet rejimi taşıyabilecek mi? Yoksa bu rejim değişikliği de -tıpkı 1908 II. Meşrutiyet olayı gibi- bir oyun mu? ülkemizde bu değişikliği yapmak isteyen yöneticiler işin içinde işler olduğunu, yabancı ülkelerin önerilerini biliyorlar mı? Yoksa kendilerine güvenen bu insanlar, bu tarih çapında değişikliği sevk ve idare edebilecek akıl büyüklüğüne ulaşmışlar mıdır? Devleti yedi düvele karşı savunacak alt yapı oluşturulabildi mi?

Bu konulardaki yorumları elbette size bırakıyorum.

Aslında ülkemizin geçmişi ve şu anda vardığı nokta yine tarihi bir yürüyüş olarak görülmelidir. Tarih olarak yaşadığımız şu anki kara günleri atlatabilecek ruh büyüklüğüne, tarih birikimine, askerî birikime, sosyoloji birikimine yöneticilerimiz sahip mi? Sizlere bırakıyorum yorumu.

Paslikilit.com’da “Yeni bir İmparatorluk mu Kuruyoruz”  başlığı altında bir yazı yazmıştım. Bu konuyu okuduktan sonra o yazıyı da okumanızı tavsiye ediyorum.

 

Aslında neler olduğunu daha iyi anlayacaksınız.

 

Allah devletimize, milletimize zeval vermesin.

Not: TBMM’deki oylamada vekillerimizin, özellikle MHP milletvekillerinin aklı başında, tarih sorumluluğu içinde hareket etmelerini temenni ediyorum.

 

 

  1. Mikdat’cım aynı düşünceleri taşıyoruz.Ancak kimsenin birşey yapacak imkanı yok.Satılmış bahçelinin eseri.Umarım aklıselim ön plana alınırda butür işlere kalkışılmaz.selamlar

Yorum Yap