Değerli dostlar,
Suriye sorunu dolayısıyla Rusya ile sık sık karşı karşıya geliyoruzl İdlip’te 34 Şehidimizi Rusların vurduğu söyleniyor. Doğru olabilir. Bu, açıktan açığa yapılan bir savaştır. Bizim idarecilerimiz de sık sık bunun bir savaş olduğunu vurguluyor. “Omuz üstande kelle bırakmayacağız!!” gibi ifadeler kullanılıyor. Bence böyle zamanlarda maksadını aşan ifadeler kullanmamak, devr-i sabık yaratmamak lazım.
Harp çok kötü bir şeydir. Özellikle II. Viyana Kuşatması’dan beri girdiğimiz hiçbir savaşı kazanamamışız. İstiklal Savaşı ve bir iki ufak savaşlar hariç. Rusya ile ilişkilerimizden son derece büyük zararlar görmüşüz. Ruslar Türk Milleti’ne büyük zayiatlar verdirmiştir. 93 Harbi’nde Yeşilköy’e kadar gelmişlerdi. Neyse ki Rusya’yı zaman zaman Fransa ve İngiltere ile dengelemişiz.
Şimdi yine tarihin ibretle yazacağı bir hareket içindeyiz. Bana sorarsanız, kesinlikle savaşa girilmemesinden yanayım. Sorunlar mutlaka politika ile çözülmelidir.
Devletin haklı olduğu, Suriye’de ne işi olduğu konularına girmeyeceğim. Ancak, televizyonlarda bazı kendini bilmeyenler cahil cahil ahkâm kesip duruyorlar. Rusya’yı hafife alıyorlar. Bizim için çantata keklik gibi görüyorlar. Teknolojisi zayıf filan diyorlar. (S 400’ler kimden alınmış acaba?!)
Allah savaşa mecbur etmesin. Ben Rusya’yı hafiye alanlardan değilim. Rusları bizim babalarımız kendi topraklarımızda gördü bile… Bayburt-Çaykara yolunu Ruslar yaptırmıştı. Anlayacağınız, Ruslar bizim doğduğumuz toprakları bile işgal etmişlerdi.
Aşağıya bir alıntı yapıyorum. Yeniçağ gazetesi yazarlarından Ahmet Sevgi Bey “Rus Kimdir, Moskof Nedir?” makalesinde paylaşmıştı.
Biz de gençliğimizden beri biliriz. Süleyman Nazif’in bu uyarısını sizlerle paylaşmayı bir borç bildim.
MOSKOOF’UN SULHÜ ALDATICI, SÜKÛTU KUDURGAN, YARDIMI MİHNET VERİR.
ANADOLU’NUN HERHANGİ BİR KÖŞESİNDE HERHANGİ BİR HANÜMAN GÖSTERİLEMEZ Kİ MOSKOF MUHAREBELİRİNDE BİR EVLADINI ŞEHİT VERMEMİŞ OLSUN.
EY TÜRK OĞLU KANMA ALDANMA!
Süleyman Nazif’ten yapılmış olan alıntıyı lütfen koyunuz.
Tam iki buçuk asır… Evet, iki yüz elli sene oldu ki ırk ve dinimizin bu en büyük ve en amansız düşmanına ölüm meydanlarında sık sık tesadüf ediyoruz. Bugün hiçbir Türk ve Müslüman aile gösterilemez ki bir veya daha çok evladını Moskof muharebelerinin birinde şehit vermemiş olsun. O muharebe meydanlarının binlerce unutulmuş destanları, diyar-ı İslâm’ın ıssız köşelerinde, iki yüz elli seneden beri bütün ıstıraplarıyla uyandırılmayı, iki yüz elli seneden beri intikamının alınmasını bekliyor.
Memleketimizde tütmeyen ocakların her biri diğerine bir Rus muharebesinde bestelenmiş sessiz bir feryadı tekrar ediyor.
Köylere, tarlalara niçin harap olduklarını sor. Cevap verirler ki kendilerini imar etmek için çalışan kol bir Moskof cenginde kırıldı.
Bu diyarın doğusunda, kuzeyinde, bir avuç toprak bulunmaz ki Türkün, Moskof eliyle dökülmüş mübarek kanını içmiş olmasın.
Bu diyarın batısında, güneyinde bir yuva görülmez ki yıkılmış duvarları Türkün, Rus silahı ile uzaklarda ölmüş bir oğluna çektiği hasreti ifadeye çalışan feryatlarını dinlemiş bulunmasın…
Moskofun sulhu aldatıcı, sükûtu ısırıcı, yüze gülüşü haince, yardımı tahkirdir.
Ey Türk oğlu! Sana damarlarındaki kanı verenler, kanlarının son damlalarını Moskof muharebelerinde döktüler. Sen bugün, yarın ne olursan ol, fakat unutma ki o şehitlerin ebedî bir yetimisin! Bu din, bu devlet, bu vatan gibi, bu gayz, bu kin bu intikam da onların sana mübarek bir mirasıdır. Dünyada bir Rusya ve bir Rus kaldıkça bu hakkına, bu vazifene hürmetkâr ol, Türk oğlu…
0 Yorumlar.