(Ne gülüyorsunuz, bu anlattığım sizin hikâyeniz!)
Latin şairi Horatios
Değerli dostlar, aziz milletim,
Arap Baharı ve Arap liderlerinin akıbeti ile ilgili olarak çok düşündüm. Bu Arap dünyası bir kabus mu gördü? Ne oldu da birden bire! Bütün Arap alemi demokrasi isteriz diye ayağa kalktı! Şimdiye kadar neredeydiler. Düşünün ki, 30 yıl, 40 yıldan beri bu liderler Arapları yönetiyorlardı! Şimdi ne oldu birden bire?
Dünyadaki hayvanları sevenler derneklerinin, bir kaplumbağaya, bir kediye yapılan işkenceler için bütün dünyayı ayağa kaldırdıkları halde, Kaddafi’ye yapılan işkenceler için neden hiç ses çıkarmadıklarını acaba yorumlama iradesine sahip miyiz? Acaba bütün dünya insanlığı Kapitalizm’in tarafına mı geçti? Halbuki Kapitalizm çökmekte değil midir?
Bu denli vahşi bir iştiha ile kendi liderlerini Batının hedefleri için nasıl peşkeş çekebilir Arap halkları? Batılılar bu halkları ne zaman ifsat ettiler? Ne zaman bunları örgütlediler? Hatta bizim ülkemizdeki bir kısım Müslümanların bile Batılı emperyal güçleri haklı göstermeleri nasıl mümkün olabildi? İslam’a karşı Haçlı seferleri yapan, bunu açıkça söylemekten çekinmeyen Batılıların, Müslümanlar tarafından kabul edilmesi, teşvik edilmesi, desteklenmesi, haklı bulunması nasıl mümkün olabilmiştir? Batılı müttefiklerin yanında nasıl yer alabildik? Acaba 21. Yüzyılın bu afetini objektif olarak yorumlama kabiliyetine hala sahip miyiz? Yoksa elimizden bu irademiz alındı mı? Düşmanlarımızın istediği gibi mi düşünüyoruz? Düşünce özgürlüğümüz elimizden gitti mi? Hipnotize edilmiş gibi, nasıl istiyorlarsa öyle mi düşünüyoruz?
Değerli dostlar; bu böyle olmasaydı eğer, Batılıların bunca yaptığı saldırılar karşısında Müslümanların yerlerinde oturmaları, uyku bile uyumaları mümkün olmazdı. Ama merak etmeyiniz, Batılılar şimdi Libya’da seçim yaptıracaklar ve İslam şeriat düzenini kuracaklar! Üzülmeyiniz!
Evet, hayvanlara yapılan eziyetler için bile ayağa kalkan dünya insanlığının, Kaddafi’ye yapılan zulme hiç ses çıkarmamaları beni çok düşündürdü. Kaddafi hiç olmazsa hayvan yerine konsaydı ve ona o zulmü yapanlar sadece kınansaydı. Bu bile yapılmadı. Demek ki hayvan sevenler dernekleri bile korkunç bir şekilde değişmişler. Tarafsız yayın organları Kaddafi’nin halkına sağladığı rahat yaşamı anlata anlata bitirememektedir. PKK’ya hiç destek vermemiş. Kıbrıs harekatı sırasında Türkiye’ye karşılıksız yardım etmiş. Hem de malzemeleri uçağa yüklerken bizzat sırtında taşımış. Ama Batı ittifakı, Türkiye’yi yalnızlaş-tırmak ve İslam’ı bitirmek için Kaddafi’yi ortadan kaldırdı.
Haçlılar, Kaddafi’nin şahsında İslam’dan intikam aldılar.
Saddam Hüseyin asıldığında çok düşünmüştüm. Üzülmüştüm. ABD insanlığın gözlerinin içine baka baka haksız yere suçlamıştı Saddam’ı. Batılıların yaptığı suçlamaların hiçbirini Saddam Hüseyin hak etmemişti. Kimyasal silahları yoktu. Nükleer silah çıkmadı Irak’ta. Buna rağmen Irak yerle bir edildi. Talan edildi. Ve bir arife günü Saddam Hüseyin asıldı.
Ama şimdi Saddam Hüseyin’in halkına Batılılar Demokrasiyi getireceklermiş? Üzülmeyiniz!
Haçlılar, Saddam Hüseyin’in şahsında İslam’dan intikam aldılar.
Mısır’da Hüsnü Mübarek şu anda ölümle cebelleşiyor. İktidarı elinden alındı. Mısır’da Batılıların kontrolündeki asiler Hüsnü Mübarek’in kuyusunu kazdılar. Şimdi Hüsnü Mübarek bir fare gibi kafesin içinde getiriliyor mahkemelere. Süründürülüyor.
Ama Mısır halkına Batılılar en kısa zamanda İslam şeraitini rejim olarak sunacaklarmış. Üzülmeyiniz!
Haçlılar, Hüsnü Mübarek’in şahsında İslam’dan intikam alıyorlar.
Tunus’ta Zeynel Abidin Bin Ali halkın ayaklandırılmasının ardından Suudi Arabistan’a kaçtı. Tunus şimdi allak bullak! Seçim yapılacakmış!
Tunus’a Batılılar İslam şeraitini getireceklermiş! Üzülmeyiniz
Halen Yemen öyle, Suriye öyle…
Arap Baharı denen bir dönem yaşanıyor. Amerikalıların “22 devletin sınırları değişecek “ projelerine bağlı olarak bütün Arap ülkelerinde yetiştirilmiş olan muhalif gruplar ayaklandırıldı. Nasıl oldu anlayamadık! Bu insanlar nasıl teşkilatlandı! Nasıl meydanlara çıktı! Nasıl silahlandırıldı! Başlarına komutanlar nasıl getirildi! Ayaklanan ülkelerde nasıl geçici yönetimler ayarlandı! Kim ayarladı! Kimleri ayarladı! Ne zaman ayarladı! Hep düşünüyorum ki, bütün bunlar Batılılar tarafından organize edildi. Doğrudan doğruya bu ülkelere müdahale edildi. Biraz kuvvetli olan ülkelere, direnme, karşı koyma kabiliyeti olan ülkelere fiilen, müttefikleri ile birlikte Amerikan ordusu girdi. Irak’ta böyle oldu. Yüz binlerce insan öldürüldü. Kadınların ırzına geçildi. Çocuklar öldürüldü. Irak halkı işkenceler gördü.
Neden bütün bunlar? Neden?
Şimdi Libya! Evet, Libya! Özellikle Kaddafi’nin düşürüldüğü duruma çok üzüldüm. Her şeyden önce bir insan olarak, bir Müslüman olarak üzüldüm. O görüntüleri herhalde izlemeyen kalmamıştır! Kan revan içinde, vücudunda darbe almayan hiçbir yer yok. Kafasına kurşunlar sıkmışlar. Taşlarla başına vurmuşlar. “Yapmayın evlatlarım, ben sizin babanızım, bu yaptıklarınız haramdır, günahtır” diye yalvaran masum bakışları var ya! İşte o çaresiz bakışlar, o duruş beni gerçekten çok üzdü. Daha da üzen şey ne biliyor musunuz? Sarkozy! Sarkozy Kaddafi’nin yakalanışını kutlamış! Halbuki Batılı liderler Kaddafi’nin ziyaretinde yollarına halılar sermişlerdi, elini öpmüşlerdi, çadırını kurmuşlardı! Bu ne riyakârlık! Bu ne canavarlık Ya Rabbi! İşte düşman budur!
Savaş değil miydi bu? Savaşı kaybeden komutana böyle mi davranılmalıydı! Alparslan böyle mi yapmıştı Diojen’e? Öldürüleceğini zanneden Diojen’e: “Seni serbest bırakıyorum. Ülkene git, yeniden bir ordu kur, yeniden karşıma gel ve bana yeni zaferler bahşet” demişti, hatırlayınız.
Kaddafi’ye, Saddam Hüseyin’e yapılan bu kalleşliği Ruslar Gazi Osman Paşa’ya yapmadılar. O büyük komutanı takdir ettiler. Kılıcını almadılar, rütbelerini sökmediler. Rusya’ya götürdüler ve orada bir kahraman olarak Rus halkına takdim ettiler.
Bu canavarlık Batı medeniyetinin karakterinde vardır. Biliniz ki, hiçbir Türk hükümdarı Avrupa şehirlerini yakıp yıkmamıştır. Hâlbuki tarih kitapları Şarlken Roma’ya girdiğinde şehri yerle bir ettiğini yazıyor.
Değerli dostlar, Türkler, bin yıldır Haçlılara karşı İslam alemini savunmuştur. Haçlılar, Türk devletini yıkmadan, paslı Türk kilidini kırmadan doğudaki emellerine ulaşamazlar. Bunu böyle biliniz.
Aslında yukarıdan beri anlattığım Batının tarihi yürüyüşünün asıl hedefi Türk milletidir. Eninde sonunda bu sorun gelip bizi bulacaktır. Aslında bu sorun bizim sorunumuzdur. Çünkü Arap Baharı’nda Batılıların kullandığı, ayaklandırdığı asilerin teşkilatlanmasına sebep olan kurumlar aynen Türkiye’de de vardır. Türkiye’de Beşinci Kol faaliyeti yürütenlerin asıl hedefi, son olarak bir Türk Baharı yaratarak Haçlı yürüyüşünü sona erdirmektir. Kesin Haçlı zaferi ancak Türk devleti yıkılınca sağlanabilir. Ama bizim entelektüellerimizin bundan henüz haberi bulunmamaktadır. Türkiye’de Müslümanlar henüz bu konuda tek bir kelimelik bilgi sahibi değildir. Dehşetengiz bir şekilde Müslümanların iradeleri kontrol altında tutulmaktadır. Beşinci Kol örgütlerinin barış zamanındaki asıl görevi bu perdeleme işini yapmaktır. Bunu da hakkıyla başarmaktadırlar.
Değerli dostlar, demek istediğim şu ki, aslında bu bizim hikayemiz. Yukarıdan beri anlatmaya çalıştığım hikaye bizim hikayemizdir.
Latin şairi Horatios herhalde biraz da meczup bir insan olmalıdır. İnsanlar onun anlattıklarını herhalde ciddiye almamaktadır. Ama halkına aynen şunu söylemektedir:
“Ne gülüyorsunuz, aslında bu anlattığım sizin hikayeniz!”
Herhalde bendeniz bütün bunları anlatırken bir kısım insanlar da gülmüşlerdir. Ben de Horatios’un bu cümlesini bilerek seçtim zaten.
Değerli dostlar, Batının yürüttüğü Haçlı saldırıları gerçekten hayra alamet değildir. Türkiye’de yaptıkları mücadele, kullandıkları güçler gerçekten stratejiktir. Özellikle bütün bu yapılanların hiçbirinin, geniş halk yığınlarının bilgisi dahilinde olmaması yapılan stratejik propagandanın nasıl bir teknikle yürütüldüğünün en büyük ispatıdır. Çünkü bırakın geniş halk yığınlarını, Türkiye’de aydınların bile bu konularda henüz bilgisi yoktur. Türk aydını hala bütün bu yapılanları Demokrasi, kalkınma, ilerleme, çağdaşlık gibi algılamaktadır. Türk aydını ikbal peşinde, mal-mülk peşinde, mevki-makam peşindedir. Devletin emin adımlarla kalkındığını, büyüdüğünü düşünmekte, hatta Osmanlı döneminin geri geleceği zehabına kapılmaktadır.
Değerli dostlar, biliniz ki bu hikaye gerçekten bizim hikayemizdir.
Uyarmak vatan borcumdur.
Uyanınız.
Mikdat Topçu
26 Ekim 2011
Not: Van depreminde ölen vatandaşlarıma ALlah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Türk milletinin başı sağolsun.
0 Yorumlar.