Değerli Kardeşim Habip,
Sitemde paylaştığım bir video ile ilgili yorum yaptın. Yorumunu ilgiyle okudum. Yorumunun cevabını facebook’taki “yorum yap” sütunlarında vermek istemedim. Özellikle sana ayrıntılı olarak yazmak istedim. Çünkü sen benim çok yakınımsın. Değer verdiğim bir kardeşimsin.
Her şeyden önce bu gibi konularda duyarlı olduğun için teşekkür ederim. Bu konuda yorum yapan ilk kişisin yakınlarım arasında. Çok memnun oldum. Bu demektir ki, bu tip konularla ilgileniyorsun, bilgilisin ve sosyalsin. Desteklediğin yazarlar var, partiler var, cemaatler var, kişiler var. Bu duyarlılığın bana inan gurur verdi. En azından bu konuları tartışabileceğim çok yakınım olan bir arkadaşım var demektir.
Tabii ki bu konularla ben de ilgiliyim. Benim de desteklediğim, karşı olduğum kişiler, partiler, görüşler var. Bundan daha olağan bir şey olamaz. En azından bizim zihnimize kazılan “demokrasi” kavramının biz de oluşturduğu izlenim bu. Demokrasi söyleminin bize sağladığı kazanım bu. Herkes hür bir şekilde istediğini düşünebilir!
Habip, video ile ilgili yorumuna gelince… Bu videoyu Yılmaz Dikbaş direkt olarak bana gönderdi. Yılmaz Dikbaş’la doğrudan görüşüyorum. Şu anda Antalya’da oturuyor, İstanbul’da doğmuş. Vatanperver bir insan! Kitapları var. Atatürkçü bir düşünür ve yazar. O da kendisine göre düşünceleri, görüşleri olan bir insan. Mesela; kitaplarından birinin adı: Avrupa Birliği Yolunda Tabuta Çakılan Son Çivi! Diğer biri kitabı “İğfal”. Yani Avrupa Birliği’nin yardımlar yaparak kullandığı gazetecileri ve kuruluşları anlatan bir kitap. Para verilerek düşünceleri iğfal edilmiş, satın alınmış gazetecileri ve kuruluşları anlatıyor. Bu kitapları alıp okumanı tavsiye ederim.
Yılmaz Dikbaş, Suriye’ye yanlız gitmedi. Türkiye Suriye Dostluk Komitesi’nin daveti ile Türk basınından birçok gazeteci ve televizyoncu ile birlikte gitti. Heyette yer alan gazeteci, televizyoncu ve yazarlardan bazıları şunlar: Refah Partisi Adalet Eski Bakanı İsmail Müftüoğlu, CHP Eski Milletvekilleri Fuat Çay ve Bayram Meral, yazar Yılmaz Dikbaş, İskenderun Ziraat Odası Başkanı Selim Kamacı, Prof. Cüneyt Akalın, Türk Ocakları İstanbul Şubesi Başkanı Cezmi Bayram, Prof. Semih Koray, Prof. Caner Karavit, Yeniçağ’dan Arslan Bulut, BengüTürk televizyonundan Murat İde, Meltem televizyonundan Muharrem Bayraktar, Ulusal Kanal’dan Fikret Akfırat, Cumhuriyet’den Ümit Zileli, İskenderun Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Şehmus Aslan ve internet medyasından İlk Kurşun ve Güncel Meydan siteleri gazetecileriydi. Bağımsız gazetecilerden ben, Bartu Soral, Mete Akıncı ve Faik Bulut. Ayrıca CNN, Habertürk, NTV… Ve birçok televizyon muhabiri…
Ben bu gazetecilerden çoğunun bu seyahatle ilgili düşüncelerini okudum. Başta eski Refah Partisi hükümetinin Adalet Bakanı olan İsmail Müftüoğlu olmak üzere, birçoğunun görüşlerini ilgi ile takip ettim. Hepsini takip etmenizi, okumanızı öneriyorum. Yılmaz Dikbaş bu konu ile ilgili bir yazı kaleme aldığı gibi, kendi geleneği olarak bir de video yapmış ve onu göndermiş.
Katılırsın veya katılmazsın… Bu ayrı bir şey! Ama bir kalemde silip atmak, karalamak doğru değil. Önce genel konjonktürü anlamak, Batı aleminin İslam alemine doğru yaptığı saldırıyı, Haçlı seferini anlamak, sonra da, bütün İslam aleminde neler olup bittiğine bakmak gerekiyor. Sadece Yılmaz Dikbaş’ı eleştirmek doğru değil.
Mesela bu yazarlardan birinin bu konudaki görüşleri özet olarak şöyle:
“Suriye topun ağzında! Libya’nın NATO güçlerince bombalanmasından izahı mümkün olmayan bir zevkle bahsedenler, Suriye için de kalem bilemekteler…”
“Batıya her yanlarıyla bağlı bu ‘dolma’ kalemler ve “ekran gülleri” bir komşu ülkede olan bitenle ilgili tarafsız yayın yapmanın çok ötesinde, yalan haber üretme merkezlerine dönüştüler… Neden? Bağlı oldukları merkezlerden gelen emir böyle! Rahat rahat yaşamaları için olayların gerçek yüzünü görüp yazmak değil, ağababalarına yaranmak ve ‘uluslar arası yalan merkezleriyle’ aynı doğrultuda olmaları gerek!”
(…)
“Aptallar! Ortalık kan gölüne döndüğünde o kanın sizi affedeceğini mi sanıyorsunuz? Yoksa Amerikalı dostlarınızın yardıma geleceğini mi umuyorsunuz? Bu kadar saf olabilmek için hangi kolejlerde beyin travmasına uğradınız? Hangi yurtdışı burslarda beyninizi kiraya verdiniz?”
(…)
“Suriye 2001’den beri Pentagon’un VUR! Listesindeydi! Ve tabii ki ‘uluslar arası camia’ (!) Suriye’ye ne kader biçmişse hayata geçmeliydi…”
“Amerika 2007′de söylemişti: Suriye terörist devletti! Çünkü ABD ile anlaşmaya yanaşmamıştı. ABD ve İsrail politikalarına karşıydı. Bölgede küresel çetelerin politikalarının karşısında yer almaktaydı. Lübnan’da Hizbullah’la ve İran’la dosttu. Irak savaşından kaçan 2 milyon mülteciye kapılarını açmıştı. Ürdün’deki Filistinlileri destekliyor Filistin’in haklarını kolluyordu. Bu onu terörist yapmaya yeterde artardı!”
“Dünya televizyonundan programına katıldığımız ünlü gazeteci Hanna El Saleh, ‘Hayretler içindeyim!’ diyordu. ‘Çok uzun zaman olmadı, Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan’la röportajlar yaptım. Suriye’ye ne övgüler düzüyorlardı. Birden ne değişti! Şimdi çok farklı söylemleri!”
Tabii ki bütün gazetecilerin izlenimlerini anlatamam. Senin de biraz okuyan ve araştıran bir tarafın olduğuna göre bu konuları da herhalde araştırma ihtiyacını duyacaksındır!
Ama en güzeli uygun bir zamanda, bol bol konuşacak bir ortamı hazırlamaktır herhalde! Ben her zaman için hazırım. Eğer bana bir zaman verirsen, yer gösterirsen (ve de tabii ki bir bardak çay ısmarlarsan) bu konularda uzun uzun seninle konuşmak isterim. Ya da benim davetimi kabul edip icabet edersen, benim çay ikramımı kabul edersen, bizim tarafta bir muhabbet edebiliriz. Ne dersin?
Habip kardeşim,
Hiçbir zaman bir partiye, kişiye karşı husumetim yoktur. Hiçbir partinin, cemaatin veya grubun da üyesi değilim. Beynimi hiçbir zaman kiraya vermedim. Hayata ve olaylara objektif olarak bakmayı tercih ediyorum. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tarafı olarak araştırıyorum ve yazıyorum. Kimseye karşı boynum eğri değil. Kimseye diyet borcum yoktur. Bu bakımdan son derece müsterihim.
Bu duygu ve düşüncelerle saygılarımı sunuyorum. Bilvesile hayırlı işler diliyorum.
Görüşmek ümidiyle İnşallah!
Dua ile kalınız.
Mikdat Topçu
08 Eylül 2011
0 Yorumlar.