Türkiye Cumhuriyeti Devleti Ne Yapmalıdır?

Değerli dostlar,

Devletimizin içinde bulunduğu durum bana göre son derece vahimdir. Düşmanlarımız tarih yaparken, hedeflerine doğru adım adım yaklaşırken, devletimiz yine bir sürü iç problemlerle uğraşıyor. Eski Türkiye-Yeni Türkiye diyerek rejim değiştirme egsersizleri yapmaya çalışıyor. Sanki hiçbir sorun yok gibi davranmak büyük yanılgılara sebep oluyor. Türk milleti içinde bulunduğu durumun ciddiyetini kavrayamıyor. Sanki sadece Anayasa değişikliği önemli! Sadece başkanlık önemli! Hayır! Türkiye Cumhuriyeti Devletinin alması gereken birçok tedbir var. Bu tedbirler sür’atle alınmalıdır.

Ne yapılması gerektiği konusunda aşağıda sıraladığım önerileri sizin de değerlendirmenizi istiyorum.

                 Türkiye Cumhuriyeti Devleti ne yapmalıdır? 

1- Türk Milleti’nin 1000 yıllık Avrupa (Batı) politikası incelenmeli ve ona göre yeni stratejiler belirlenmelidir. Türk Milleti’nin “devlet geleneği” iradesi kaybolmamalıdır.

2- Batı, Avrupa Birliği politikaları ile “Pan Europa” stratejileri uygulamakta ve Türkiye’nin kaderini yeniden tartışma konusu yapmaktadır. Bu yeni tartışma Türkiye topraklarında değil Avrupa’da yapılmalıdır. Türkiye’nin 21. yüzyıl Haçlı seferini Anadolu’da karşılama politikası yanlıştır.

3- Türkiye’nin her konudaki zaferi bütün İslam alemini, Balkanları, Kuzey Afrika’yı ve Orta Asya’yı bugün de sevindirir. Adımlar buna göre atılmalıdır. Yeni ittifak arayışlarına buna göre girilmelidir.

4- Strateji belirlerken, “vatanın savunulması” ve sömürgeci Batı dünyasına karşı “topyekün duruş” esas alınmalıdır. Bu, öncelikle kendi kültür ve medeniyetimizin aşkla, sevgiyle, heyecanla ve imanla benimsenmesi ile mümkün olabilir.

5- Vaktiyle Papa’ların kışkırttığı  Avrupa nasıl ittifak halinde Haçlı Seferlerine katılmış ve bu ittifaklar milletimiz tarafından bozulmuş ise, şimdi de Batının tüm  ittifaklarını bozmak şarttır. Batı, yeni “yüz yıl savaşları” ve “otuz yıl savaşları” yaparsa Türkiye Cumhuriyeti Devleti rahat nefes alabilir. Bunun en basit bir askeri prensip olduğu unutulmamalıdır. Batının iç savaşlara sürüklenmek için bir çok sebebi ve derin çatlakları vardır. Bu unutulmamalıdır.

6- “21. yüzyıl Haçlı seferi sadece ideolojik bir teşebbüs ve Anadolu’yu zaptetme gayreti değildir”. Doğu kültürlerinin tümünü imha etme ve Avrupa’nın savunmasını ve güvenliğini sağlama gayretidir. Bunu gözden uzak tutmamak gerekir.

7- Batı, yüzyıllarca doğu bölgemizde bize karşı müttefik bulmuştur. Bu gün de bulmaktadır. Bu ittifaklar da kesinlikle bozulmalıdır. Doğudaki halklar uyandırılmalıdır. Kendi milletimizin çocukları dahi Batı ile ittifak halindedir. Devlet bu kadar aciz olamaz, kendi çocuklarını düşmanın safına itemez. Bu hata öncelikle ve önemle telafi edilmeli, Türk Milletinin, doğulusu ve batılısı ile tek vücut bir millet olduğunu dost-düşman bütün dünyaya göstermelidir. Bunun için ne yapılsa azdır.

8- “Asya’dan tehdit  edilmeyen Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Birleşmiş Avrupa tarafından kesinlikle yenilmeyeceğini” tarih göstermiştir. Bu sebeple öncelikle Asya’dan gelebilecek tehdit ve “ihanet”leri önlemek gerekir.

9- Fatih; “köpekleri domuzlara, domuzları köpeklere” düşürerek, düşmanlarının hepsiyle harp halinde olduğu halde, birleşmelerine meydan vermedi… Bu prensip bugün de devlet politikası olarak uygulanmalıdır.

10- Çağımızda; modern, hiçbir gücün bilmediği, görünmez,  üstün bir silah teknolojisine  sahip olmadan itibarlı bir devlet olmanın ve caydırıcı güç olmanın imkanı yoktur. İstanbul’un fethi, Otlukbeli, Çaldıran, Mohaç ve Preveze savaşlarında kullanılan silahların o gün arz  ettikleri hayati önemi bugün de anlamalıdır. Düşmanın sabit toplarla savaştığı dönemde Türk Milleti topu 360 derece döndürerek savaşıyordu. Düşman henüz bunu bilmiyordu. Bugün bu tip tedbirlerin alınması, Anadolu’nun savunması için, Haçlı saldırılarının önlenmesi için şarttır. Bizim çocuklarımız bugünün en önemli, caydırıcı silahlarını üreteceklerdir, bulacaklardır. Buna inancımızın tam olması ve teşvik edilmesi gerekir. Nükleer santralleri bir an önce kurmalıyız. Türkiye Devleti’nin bütün devletlerden önce bunu yapmaya hakkı vardır, buna mecburdur. Yemeyip içmeyip üstün teknolojilere mutlaka sahip olmamız gerekir. Mutlaka yüksek teknolojiyi kurup kendi silahlarımızı üretmenin yollarını bulmalıyız.

Bu konuda, devleti yeniden “ihya” eden, orduyu modernleştiren, donanmayı yükselten bazı Osmanlı padişahlarının “hal” edildiğini dikkate alarak hareket etmek gerekir.

11- Türkiye Devleti’nin başında, Haçlı saldırılarının hiç bitmeyeceğini bilen idarecilerin bulunması şarttır.

12- Orta Doğu’nun yeniden tanzimi Batılıların eline bırakılamaz. Burası Türk Milleti için hayati önem taşıyan bir bölgedir. Bu bölgenin koordinasyonu Batılılara değil, Osmanlılar döneminde olduğu gibi, şimdi de Türk Milleti’ne ait olmalıdır.

13- Öncelikle Devletin içine düştüğü çıkmazları, bozulan müesseseleri bir bir ve çok acil olarak düzeltmek gerekmektedir. Yavuz Sultan Selim’in ve IV. Murat’ın aldığı tedbirler bu açıdan bakıldığında çok önemlidir ve örnek olmalıdır. Bir suikastla bütün müesseseleri sarsılan, neredeyse çökecek halen gelen, pamuk ipliğine bağlı bir devlet görünümü vermek son derece yanlıştır. Ajanların, provokatörlerin, bazı köşe yazarlarının ipe sapa gelmez değerlendirmeleri sadece bir “fikir özgürlüğü” anlamında dikkate alınmalıdır. Türk Milleti’nin bunlara itibar etmemesi gerektiği değişik vasıtalarla ilan edilmeli ve gerekirse devlet aleyhinde olanlar teşhir edilmelidir.

14- Doğu, tarihinden getirdiği bütün mirasını yediğini anlamalı ve artık harekete geçmek  gerektiğini bilmelidir. Bunu,  Doğu alemine bir şekilde anlatmanın, Türkiye Cumhuriyeti’nin en asli ve tarihi görev ve sorumluluğu  olduğu unutulmamalıdır.

15- Türk Milleti’nin aydını, zaaflarını, çekingenliklerini, ezikliklerini yenmeli, Batılılar karşısında düştüğü kompleksi atmalıdır. Batı kültür ve medeniyetine aşık olmaktan vazgeçip kendi değerlerini yüceltmenin yollarını aramalıdır. Şaşkın davranmanın zamanı değildir.

16- Devlet adamı yetiştiren “enstitüler” ve bir METODOLOJİ ENSTİTÜSÜ mutlaka kurulmalı ve o kurumlarda Türk Milleti’nin hedefleri gelecek nesillere aktarılmalıdır. Bu enstitülerde, kendi medeniyetimizin doktrin ve metotları ilmi manada işlenmelidir. Türk Milleti’nin mukadderatını değiştirecek fikrin öncüleri, düşünürleri mutlaka yetiştirilmelidir.

17- Günümüzde “ekonomi” en büyük silah olarak kullanılmaktadır.  Tarım ülkesi olan  Türkiye Devleti’nin buğdayını dahi ithal etmesi bu savaşın hangi kertelere geldiğini göstermesi bakımından önemlidir. O halde, ekonominin iyileşmesi ve gayri safi milli hasılanın yükselmesi çok önemlidir. Bunun için ne kadar gayret gösterilse azdır. Yurtdışından genetiği bozulmuş tohumu dahi ithal eden  Türkiye Devleti’nin, geleceğin büyük devleti olması  ihtimali asla yoktur.

18- Zengin maden yataklarımızın kullanılması aslında son derece stratejik bir meseledir. Kendi madenlerimizin nasıl kullanılabilir  hale getirilebileceği mutlaka araştırılmalıdır. Yer altında yatan servetimizin bizi tarihin yeni ufuklarına büyük devlet olarak taşıyacağı ve düşündüğümüz “tarihe verilen randevuya” Türk Milleti’ni ulaştıracak potansiyel servet olduğu unutulmamalıdır.

19- Yıldız savaşlarına hazırlanmayan bir Türkiye Devleti’nin geleceğin büyük devletleri arasına girme şansı yoktur. Bunun için özellikle bilgi teknolojisini, veri tabanlarını, işletim sistemlerini kendimiz kurmalı, programları kendimiz yazmalı ve yabancı teknolojilere bağımlı olmaktan kurtulmalıyız.

20- Ve çok daha önemli olarak; Türk Milleti’nin, kendi devletine olan güven ve bağlılığının asla sarsılmamasına  dikkat etmelidir.  Kendi kültür ve medeniyetimizin propagandası –şartlar ne olursa olsun- bir an bile kesilmemeli, Türk Milleti’nin çocukları yabancı medeniyetlerin kültür emperyalizmine maruz bırakılmamalıdır.

Yorum Yap