Uyarmak Vatan Borcumdur 80

Kırım Yeniden Rusya’ya Bağlanırken

Seçimlerin yaklaştığı şu günlerde, AK Parti yanlıları başbakanımız için; “Sayın dünya liderimiz!”  diye bağırıp duruyor.

Kabul etmek gerekir ki; başbakan da büyük bir kitle üzerinde bu imajı çok güzel yakaladı. Bir kısım insanımızı ikna etti. Zihinlerini iğfal etti. Ve böylece gerçekten de çok büyük bir “rüzgârı” arkasına almış oldu.

“Sayın dünya liderimiz!” diye başbakana samimi niyetlerle bağlı olanlar, aynı zamanda  “Türk tankı – Türk savaş uçağı” üretiyoruz gibi haberlerle de psikolojik olarak besleniyor. Bu psikoloji içinde insanlarımız vatanlarına karşı en büyük görevlerini yapmış olmanın huzuru ile başbakanı alkışlamaya devam ediyorlar.

AKP sempatizanlarının görmeği arzu ettikleri güçlü ve büyük bir Türkiye, elbette ki hepimizin arzusudur.  “Büyük Türkiye” tıpkı onlar gibi bizim de en derin, en mukaddes hayalimizdir.

Ancak kader; Osmanlı Devleti’nin atlattığı bir sürü badireden sonra, şimdi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin önüne de getirmiş çok büyük bir handikabı koymuştur.

Halen devam etmekte olan “Doğu Türkistan” problemi ile ilgili olarak devletimiz zaten hiçbir şey yapamamaktaydı.

Bunun üstüne; devletimizin önüne tarih şimdi “dağ gibi” yeni bir sorun ekledi:

Kırım meselesi.

Biliyorsunuz Kırım’da dün (16.03.2014) referandum yapıldı. Referandumda halk Rusya lehine oy kullandı. Ve Kırım Rusya’ya bağlandı.

Malumdur ki, Kırım’da büyük bir Türk nüfus bulunmaktadır. Kırım, yüzyıllarca Osmanlı Devleti’ne bağlı kalmış bir Türk yurdudur.

Şimdi dünya lideri başbakanımız pirincin taşını ayıklasın bakalım. Rusya’ya “dur” desin bakalım! Beşar Esad’a esip gürlüyordu! Putin’e de esip gürlesin bakalım!

Şu anda; tecrübesi olmayan bir yönetimle karşı karşıyayız. Güvenliğini, savunmasını garanti altına alamayan, kültürel olarak, ekonomik olarak, siyasî olarak, askerî olarak çökertilmiş bir devlet yapası ile karşı karşıyayız. Düşman silahlanırken, sınırlarımızdaki; tarih birliği, inanç birliği, kültür birliği içinde olduğumuz komşularımıza saldırırken, fiilen savaşırken, biz “Ergenekon” meselesi ile uğraşıyorduk!

Bir devlet düşünün ki; kendi eli ile bindiği dalı kesmiş, donanmasını, hava kuvvetlerini, genelkurmay karargâhını kendi eli ile yok etmiştir. Kriptolarını kendi elleriyle düşmana teslim etmiştir.

Bir “Ergenekon” meselesi tutturulmuş, Türk Ordusu bilerek çökertilmiştir. Türk Ordusu’nun çökertilmesi düşman işidir. Şimdi ne olduysa söylem değiştirip, “Ordumuza kumpas kuruldu” diyenler, tarih karşısında bunun hesabını nasıl vereceklerdir!

Kendi ordusunu kendi elleriyle yok eden devletlerin başına neler geldiğini tarihten okuyunuz.

Osmanlı Devleti’nin gerçek yıkılış sebebini acaba aramızdan kaç kişi biliyor.

Kendi ordusunun en önemli sınıfını, Akıncı (Komando) sınıfını kendi elleriyle yok eden Sinan Paşa’nın bu hatasının neye mal olduğunu acaba çocuklarımız biliyor mu? Bugünkü Sinan Paşaların kimler olduğunu “Sayın dünya liderimiz!” diye bağıran çocuklarımız biliyor mu acaba?

Bir Osmanlı paşasındaki “dünya malı” hırsının, Osmanlı ordusunun çökmesine sebep olduğunu, bir hatanın nasıl koskoca devletin yıkılışına mal olduğunu milletimizin çocukları biliyor mu?

Milletimizin çocuklarının; bugünkü yöneticilerin de aynı “dünya malı” hırsı ile davrandıklarını, benzer bir hata içinde olduklarını görmesi en büyük temennimdir. Bugün devleti idare edenlerin yaptıkları yolsuzluklarla Sinan Paşa’nın yaptığı yolsuzluğun neticesi aynıdır. “Dünya malı hırsı!” Bu davranış devleti uçuruma götürür. Bu unutulmamalıdır.

Düşmanlarımız elbette ki ordumuzu yok etmeye çalışacaktır. Harbin kuralı budur. Düşmanı ya tamamen imha edeceksin, ya da esir edip kendi emrine tabi hale getireceksin!

Unutmayınız ki devletimizin düşmanları bu hükümetin eliyle “Türk Ordusu’nu” tarihi manada çökertmiştir. Devletimize diz çöktürmüştür. Bu hataları tarih elbette ki sorgulayacaktır.

İşte Osmanlı örneği!

Konu ile ilgili olarak 2006 yılında yayınladığım Reconquista ve Türk Milleti’nin Mukadderatı atlı kitabımdan alıntı yapacağım. Tabii ki kitaptaki dipnotta da rahmetli Yılmaz Öztuna’nın Türkiye Tarihi adlı eseri bulunmaktadır. (Cilt 8, sayfa 116-117)

“Sinan Paşa Akıncıları İmha Ettirmiştir:

Sinan Paşa’nın,  Eflak Seferi’nden dönerken (1595) Yerköyü-Ruscuk köprüsü üzerinde, Türk fetihlerinin büyük yapıcısı olan akıncı (komando) sınıfını imha ettirmesi Osmanlı tarihinin en büyük facialarından biridir. Voyvoda Mihai’nin 70.000 kişilik ordusunun saldırısına akıncıları açık bırakması tarihin en büyük ihanetlerinden biridir. Bu olayı kısaca özetlemek istiyorum. Bugün Yüce Divan’a gidenlerin devlet anlayışlarının da bu örnekle herhalde daha iyi anlaşılması gerekir.”

“Sinan Paşa, Yerköy’üne erişir erişmez karşı yakaya, Rusçuk’a geçti. Ordunun, topların ve ağırlıkların geçmesi üç gün, üç gece sürdü. Orduyu korumaya memur akıncı sınıfı, en son geçecekti. Mihai, ordunun karşı yakaya geçmesini bekledi. Akıncılarla baş başa kalınca, 70.000 kişi olduğu söylenen kuvvetleriyle taarruza geçmeyi gözü kesti. Ancak akıncıların can vermeden silah teslim etmemelerinin ocak nizamlarından olduğunu bildiği için, köprüyü top ateşine tutmakla işe girişti. Yüzlerce metrelik köprü üzerindeki akıncıları Tuna’ya döktükten sonra, geri kalanını kılıçtan geçirecekti. Bu faciada Sinan Paşa birinci derecede mes’uldür. Hatta bütün mes’uliyet ona aittir”.

“Şöyle ki; asker, bilhassa akıncılar, büyük ganimet almışlardı. İktidarını her zaman için servetine borçlu olan Sinan Paşa, bu ganimetten beşte bir devlet hissesi ve bilhassa serdar payının kaçırılmaması için, köprü başlarına tahsildarlar koymuştu. Böyle bir iş, savaş sahasında bulunan bir orduya şimdiye kadar yapılmış değildi. Sinan Paşa’nın şahsi icadıydı. Tahsildarlar köprüden geçen her askerin eşyasını yoklayıp, hazine ve serdar payını aldıktan sonra geçiriyorlardı. Mihai’nin gittikçe yaklaştığı ve ordunun Tuna’nın iki yakasında ikiye ayrılmasının çok tehlikeli olduğu Paşa’ya birkaç defa ihtar edildiyse de, mal hırsına kapılan seksenlik sadrazam kulak asmadı. Düşman topları köprü üzerine gülle yağdırmaya başladığı zaman Paşa emrini geri alarak,  son süratle geçilmesini bildirdiyse de, iş işten geçti. Birkaç isabet alan köprü çöktü. Binlerce ve binlerce akıncı, sonbahar coşkunluğu ile kaynaşan “kanlı Tuna deryasının” dalgalarına gömüldü. Henüz geçemiyen birkaç  bin akıncı da imha edildi. Bu suretle “akıncı taifesinin ekseri karşı yakada bulunmakla, hiç ferd halas olmayıp, ol zamanda akıncı kökü kesilip münkariz oldu”. Ve ‘bir mertebe musibet ve hasaret oldu ki, bir asrda naziri vakı’ ve bir tarihde böyle bir şayi’ olmamıştı.”

“Tabii ki, bu olayın ardından Mihai Yerköyü kalesini kuşattı ve Paşa’nın gözünün içine baka baka Türk askerini kılıçtan geçirdi. Ve kaleyi ele geçirdi.”

“Osmanlı duraklamasının mühim sebeplerinden biri olarak tımarlı sipahisi, yani Türk ordusunun esasını teşkil eden süvari sınıfının, Kapıkulu Ocakları, bilhassa Yeniçeriler lehine önemini kaybetmesi gösterilir. Ama bu “köprü” faciasıyla, devşirme olmayan ve Türk aslından gelen ikinci bir askeri sınıf, “akıncı” denen atlı komando sınıfı da ortadan kalkmış oldu.”

80 yaşında bir Paşa. Kocasinan Paşa! Görüldüğü gibi, ganimetten pay almak için askeri köprüden önce oyalıyor, askerin üzerini arıyor, uyarılara aldırmıyor, düşman gerçekten geliyor. Ve “Akıncı Ocağı”nın imha edilmesine sebep oluyor. Bu olay koca bir devletin yıkılmasının nedeni oluyor.

Para hırsı! Demek ki her yaşta insan paraya tamah edebiliyormuş!

Bu olay belki bugünkü idarecilerimize ders olur. Hiç olmazsa bu idarecileri sorgulaması için milletimize ders olur.

Hiç ümidim yok aslında. Çünkü gerçeklerle milletimizin arasına “perde” koyuyorlar. Milletin bu gerçekleri öğrenmesini engelliyorlar.

Kendi ordusu üzerinde operasyon yapan bir devletin şimdi Kırım sebebiyle Rusya’ya müdahalesi imkânsız bulunmaktadır.

Hâlbuki düşman silahlanırken uyarmıştık. Düşman yaklaşırken uyarmıştık. Düşman Muavenet gemimizi vururken, düşman başbakanımızı “eş başkan” olarak tayin ederken, düşman ülkemize füze rampalarını yerleştirirken, düşman ülkemize radarlar yerleştirirken, düşman PKK’yı besleyerek Kürt devleti kurmak isterken hep uyarmıştık.

Şimdi yine dünya malı hırsı ile gözü dönen yöneticilerin aynı hatalara düşmesini önlemek bizlerin irademize bağlıdır.

Aziz milletim gerçekleri görünüz.

Uyarmak vatan borcumdur.

Uyanınız.

17.03.2014

 

Yorum Yap