Değerli dostlar,
Biliyorsunuz, iki adet yeni KHK (Kanun Hükmünde Kararname) yayınlandı. 695-696 sayılı KHK.lar.
FETÖ meselesinden dolayı yeni tutuklamalar yapıldı. Kış kıyamet günü, suçlu olup olmadıkları henüz belli olmayan insanlar sokakta aç susuz bırakıldı. (İki olaya şahidim. İstenirse onları da açıkça yazabilirim.)
Bu insanlar suçlu da olabilirler. Osmanlı devleti suçlu bulduğu memurlarını sürgüne gönderirken geride kalan ailelerine mağdur olmasınlar diye maaş bağlarmış.
15 Temmuz olayından sonra -ne hikmetse- devletin hassasiyeti arttı. Daha önce okullarına, yurtlarına, bankalarına izin verilen FETÖ kurumlarına, sistem içinde insanlar normal ilişkiler olarak girdi çıktılar. Bu müesseselerin açılışını yapan, ruhsatlarına imza atan, FETÖ’nin tertiplediği salon toplantılarında “Hocam, sıla hasretini biliriz, ülkene dön” diye ağıt yakanlar, hatta “Ne istediniz de vermedik” diyenler sütten çıkmış ak kaşık gibi tertemiz orta yerde duruyorlar. Devleti idare ediyorlar. Bir şekilde bu müesseselerle iltisaklı olmuş olanlar (bağlantı kuranlar) 15 Temmuz’dan sonra tutuklanıp, aylarca, yıllarca hapishanede tutuluyorlar.
Bu konuda iki dostum sürekli yazılar yazıyorlar. Buradaki haksızlığa dikkat çekiyorlar. Aman haksızlık yapmayın, aman hukuka dikkat edin diye uyarıyorlar.
Fahrettin Dağlı Üstadım aynen şöyle yazmış:
“Bakın şimdi size ilginç bir şey söyleyeceğim; Bugüne kadar yüz binlerce kişi ihraç edildi. Tayyip Erdoğan ve yakınındakilerin, bu ihraç edilenlerin hepsini tanıma, bilme, kendilerine isnat edilen suçları tartma, biçme imkanları olabilir mi?
Peki, kim bunları tespit edebiliyor ve suç takdiri yapıyor?
Daha ziyade ihbar müessesinin işletilmesi veya geçmişte şu veya bu şekilde bir yerlerle ilişki/iltisak içerisinde olma sebepleri üzerinden binlerce insan mağdur edilmektedir.
Hadi diyelim ki, müddeinin iddiaları dikkate değer… O zaman da her hukuk devletinde asıl olan, bu yerli veya yersiz suçlamalara karşı sanığa da kendisini savunma hakkı vermektir.
Nereden biliyorsunuz kesin suçlu olduklarını? Belki de makul savunmaları olacak? Ki kanaatim o ki yüz binlercesinin makul savunmaları olabilecek. Ama bunların hiç birine fırsat vermiyorsunuz.
İnsan bir haksızlık karşısında kaldığında, en azından şöyle bir umudu olabilir; mahkemeye giderim, hakkımı savunurum, bir mahkeme hakimi yanlış bir kararda bulunmuş olursa bir üst mahkemeye müracaat ederim ve orada belki benimle ilgili olumlu bir karar verilebilir. Ama şimdi, kişinin hakkını müdafaa edebileceği hiçbir makam bırakmıyorsunuz. İnsanları devletine, idare edenlerine karşı umutsuz ve biraz da nefretle dolduruyorsunuz.
Bu kadar haksızlık ve zulümle devleti nasıl ayakta tutacaksınız? Zulme meyletmenin bile cehennem ateşi ile karşılık bulacağı bir hakikat ortada duruyorken, bizatihi zulmün faili olmanın veya onu desteklemenin karşılığının ne olabileceğini düşünebiliyor musunuz?”
Değerli Üstadımın bu yazısını paylaşmıştım. Lütfen okuyunuz. Ben de çok manidar buluyorum. Devleti idare edenler şu anda bu konuda yanlış adımlar atıyorlar. Düştükleri hatadan uyanmalarını temenni ediyorum.
Ayrıca şunu da hatırlatmak istiyorum.
Toplumumuz içinde bu tutuklamalar sebebiyle küskün bir tabaka oluşmaktadır. Bu küskünlerin sayısı giderek artmaktadır. Bir yakınım tutuklanmıştı. Ablası ile konuştum. Aynen şunu söyledi: “Mikdat Bey, Menemşe romanınızda yazmıştınız ya! Rus askerleri gelip Ahıska’nın köylerinden insanları alıp götürüyorlar. Aynen bizimkileri de öyle alıp götürüyorlar!”
Bu ifadeye çok üzüldüm. Baktım ki çok bilenmiş. Devlete karşı öfke dolu. Böyle düşünenlerin sayısı toplumda daha da arttıkça yarın bu insanlar düşmana karşı vatanlarını savunmazlar. Bizden hatırlatması.
Size bir örnek vereyim:
Batı Roma İmparatorluğu’nu yönetenler, Hıristiyanlığın ilk yüzyıllarında dini hassasiyeti fazla olan insanlara dinlerini yaşama hürriyeti vermiyordu. İnançlı toplum: “Neden bize dinimizi yaşama fırsatı tanımıyorsunuz” diyerek devletlerine küsmüşlerdi.
İşte devletlerine küsen bu toplum, Got’lar Roma’ya saldırdıklarında kendi devletlerinden yana olmadılar. Vatanlarını savunmadılar. Düşmanları kapılarından içeriye girince kadar bir şeye karışmadılar. Ve Batı Roma İmparatorluğu burnunun üstüne yere çakıldı.
Toplumumuzu lütfen ayrıştırmayın. Küskün tabaka meydana getirmeyin. Kozmopolitan hale gelen bu küskün tabakanın intikamı yarın çok kötü olur.
Vicdanım elvermedi. Bu hatırlatmayı yapmak istedim.
Elbette bizden söylemesi.
Allah devletimize, milletimize zeval vermesin.
Selam ve muhabbetlerimle.
0 Yorumlar.