BEŞİNCİ KOL FAALİYETİ NASIL YÜRÜTÜLÜYOR!

02 Eylül 2011 tarihli BEŞİNCİ KOL NEDİR başlıklı yazımda ülkemizde beşinci kol faaliyetlerinin nasıl yürütüldüğü konusunu yazacağıma söz vermiştim. Ancak araya başka konular girdi, Bayburt seyahati girdi, bu yüzden yazamadım.

Değerli dostlar, bir cenaze münasebetiyle gittiğim Bayburt’ta bazı köyleri gezdim. Köylerde kiliselerin yeniden yapıldığı konusu ile ilgili tedirginlikler var. Bu sebeple araştırma yapmak üzere birkaç köyü ziyaret ettim.

Gerçekten gittiğimiz köylerin muhtarlıklarına “kiliselerin etrafını boşaltın, kiliseye 50 m. Mesafeye kadar olan bütün yapıları yıkın” diye yazılar gitmiş. Muhtarları bulamadık. Köyün birinde muhtarın oğlu ilgilendi, anahtarı getirdi ve metruk kiliseyi açtı, içeriyi gezdik. Yapı olarak kilise ayaktaydı. Tarihi dokusuna hiç dokunulmamıştı. Ermenice yazılı kitabeler duvarlarda duruyordu. Anlaşılan o ki, bu kiliselerin etrafı boşaltılıp ortaya çıkarılacak ve eski kimliğine kavuşturulacaktı. Bu tabloyu bizzat kendi memleketimde gördüm.

Biliyorsunuz ki, yurdumuzda bir “değişim-dönüşüm” yaşanmaktadır. Osmanlı zamanında, askeri mağlubiyetlerimiz başladığında, Batıya yenildiğimiz zamanlarda buna “Islahat” deniliyordu. “Islahat Hareketleri” şimdi “Açılım” olarak karşımıza çıkarılıyordu. 1826 yılında ordunun değişmesi, 1839 Tanzimat Fermanı, 1856 Islahat Fermanı hep bu cümleden olan “Islahat” hareketleriydi. Her “Islahat Hareketi” sonunda toprak kaybediyorduk. Mesela; tarihçiler der ki, 1826 hareketi olmasaydı Yunanistan bağımsızlığını ilan edemezdi… Bunun gibi… Her Islahat Hareketi sonunda toprak kaybettik ve bugünlere geldik.

Şimdi Islahat Hareketlerinin adı “değişim-dönüşüm” oldu. “Açılım” oldu.

Bu sebeple artık kilise onarma olaylarına sık sık rastlamaktayız. Akdamar kilisesi olayını biliyorsunuz. Bundan 90 yıl önce kadınlarımızın ırzına geçildiği, birçok kadınımızın, kızımızın Van gölüne atlayarak intihar ettiği Akdamar kilisesi şimdi onarılarak tekrar Ermenilerin istifadesine sunuldu.

Sümela Manastırı keza öyle! 15 Ağustosta Sümela’da ayinler yapılmaya başlandı. Çünkü 15 Ağustos tarihi Trabzon’un Türkler tarafından alındığı tarihti.

Bursa’da yeni bir Metropolitlik kuruluyor. Bursa, Mudanya, Zeytinbağı bölgesinde, Rus Metropoliti ile Türk Metropoliti ortaklaşa yeni Bursa Metropolitliğini kurmaya çalışıyorlar. İsteyen araştırabilir.

Sivas, Hafik Belediye Başkanı, Hafik’e bağlı Tuzhisar köyünde erken faaliyete başlamış. Bu köydeki kilise onarılmaya başlanmış. Belediye başkanı basın toplantısı yapmış. Kameraların karşısına geçmiş ve “Amerika’daki, Fransa’daki Ermeni Diasporasına sesleniyorum, değerli dostlarımız, burası sizin, burası Allah’ın evi, gelin, destek verin, bu Allah’ın evini birlikte yapalım” demiştir. Yine ilgilenenler mutlaka bu videoya ulaşabilirler. Ulaşamayanlar bendenizi arayabilirler.

Benzer bir mücadele TESEV’in sitesinde verilmektedir. Lütfen bu siteye giriniz.  TESEV Demokratikleşme Programı’nın Azınlık Hakları çalışma alanı çerçevesinde Günay Göksu Özdoğan ve Ohannes Kılıçdağı tarafından kaleme alınan “Türkiye Ermenilerini Duymak: Sorunlar, Talepler ve Çözüm Önerileri” başlıklı rapor yayımlandı. Bu raporu mutlaka okumanızı istiyorum. Kürt raporu ile birebir aynı. Anadilde eğitim vs. aynı talepler. Ermenilerin Anadolu’daki eski medeniyetlerinin yeniden ortaya çıkarılması, edebiyatlarının canlandırılması gibi temenniler.

 

Değerli dostlar, biliyorsunuz ki TESEV İsak Alaton tarafından kurulmuştur. İsak Alaton TESEV’i kurarken parayı Soros’tan aldığını Zaman Todays’daki bir söyleşisinde ifade etmiştir. Halbu ki; bir zamanlar TSK TESEV’i “Soros destekli zararlı vakıf” olarak görmekteydi. (Şimdi Ergenekon meselesi sebebiyle artık zararlı vakıf olarak göremiyor!) Yine malumunuz olduğu üzere meşhur Kürt raporunu, Dağdan İniş raporunu da TESEV yayınlamıştır. Bu raporların sunuş bölümlerini Etyen Mahçupyan yapmıştır. TESEV’in şu anda başında Türk Amerikan Dostluk Cemiyeti başkanı Can Paker bulunmaktadır. Soros’un Açık Toplum Enstitüsü’nün de danışma kurulunda olan Can Paker Mehmet Barlas’ın kayınbiraderidir ve Can Paker’in diğer kız kızkardeşi AKP’nin önceki Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’dur. TESEV’in danışma kurulunda Kanal 24 ve Star Gazetesi’nin eski sahibi Ethem Sancak bulunmaktadır. Ethem Sancak “ben Türk olmaktan gurur duymam, utanç duyarım, ben Arap asıllıyım” diyen biridir. (Sahibi olduğu Kanal 24 ve Star Gazetesi’ni AKP milletvekili Tevhit Karakaya’ya satmıştır.)

 

Yine aynı TESEV, Demokratikleşme Programı-“Azınlık Hakları” alanında Sevan Nişanyan tarafından kaleme alınan raporu yayımlamıştır. Programın adı: “Hayali Coğrafyalar: Cumhuriyet Döneminde Türkiye’de Değiştirilen Yer adları – Sevan Nişanyan”.

 

Bu programda yaklaşık 41000 yerin isminden 27000 tanesinin eski ismini ve bu yerlerin hangi milletlere ait olduğunu gösterdiğini gözlerinizle görünüz. Bu programa TESEV’in sitesinden ulaşabilirsiniz veya direkt olarak www.nisanyanmap.com şeklinde yazıp internete girip bakabilirsiniz.

 

Değerli dostlar, Açık Toplum Enstitüsü’nün sitesine de lütfen giriniz. Burada kendi açıklamalarını bizzat okuyunuz. Bu sitenin Soros’a ait olduğunu gözlerinizle görünüz. Bu sitenin merkezi İstanbul Bebek’te diye adres verilmektedir. Bu enstitüye 10 milyon dolar, vakfına ise 1,5 milyon dolar Soros tarafından para verilmiştir. Danışma kurulunda birçok tanıdık isim yanında, eski bir AKP milletvekili, büyük bir sendikanın başkanı olan Salim Uslu’nun bulunduğunu görünüz. İşbu Açık Toplum Enstitüsü sitesinde 119 adet projeyi desteklediğini ifade etmiş ve desteklenen bu projelerin hangi projeler olduğunu tek tek belirtmiştir. Lütfen girip bu programların neler olduğuna da bakınız. İnanıyorum ki, bu konuyu iyi anlarsanız Arap Baharı’nın da alt yapısının nasıl hazırlandığını anlamış olursunuz.

 

Değerli dostlar, bizim milletimizin çocuklarının bir türlü asıl konulara gelememesinin sebebi bu tür kuruluşların yaptığı 5. Kol faaliyetleridir. Biz birbirimizle sen-ben kavgası yaparken, birbirimizle fikir üstünlüğü, kendini mutlaka başkalarına kabul ettirme hırsı ile kavga ederken, el vaktiyle başlatmış olduğu projelerini Kırgızistan’da, Gürcistan’da ve şimdi “Arap Baharı” adı altında büsbütün Arap ülkelerinde kabul ettirmiş, uygulamış bile! Sıra bizim ülkemizdeki kuruluşların uygulamalarına gelmiştir. Bence başarmaları için çok da az bir zaman kalmıştır.

 

Değerli kardeşlerim, biliniz ki, Türkler Batı karşısında İslam’ın serhat milletidir. Asırlardır Türkler İslam’ı Batıya karşı savunmuşlardır. Bu uğurda milyonlarca şehit vermiştir. Eğer Türkiye Cumhuriyeti kilidi kırılırsa Batı doğuya doğru sel gibi akacaktır. Alparslan’ın açtığı Bizans kilidi şu anda Türklerin elindedir. Bin yıl sonra Batı bu kilidi Türklerin elinden alırsa, açarsa, yani Türkiye devleti Arap Baharı sendromunda olduğu gibi dize getirilirse, biz bin yıl daha ayağa kalkamayız.

 

Lütfen olayları düşünürken, basite indirgemeyeniz. Bir kavmin, bir aşiretin, bir gurubun basit bir savaşımı değildir bu. Daha dikkatli bakınız lütfen. Tıpkı Cengiz Han gibi, tıpkı Büyük İskender gibi savaş yapıyor Batılılar. Tarih yazıyorlar. Batı karşısında bizim milletimizin tarihi uyanışı olmaz ise, tarihi manada karşı koymayı başaramaz isek, işte bu bizim sonumuz demektir.

 

Değerli dostlar, bilinmelidir ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin şu anda karşı karşıya bulunduğu durum sadece PKK terörü tehlikesi değildir. Gazze meselesi, Mavi Marmara meselesi değildir. Türkiye Cum-huriyeti Devleti’nin problemi büyüktür, tarihidir, ciddidir, önemlidir, hatta vahimdir. Devletimiz tam manasıyla 5. Kol faaliyetiyle karşı karşıyadır.

 

Kaht-ı rical tehlikesi yaşadığımız bu günlerde en büyük görev Türk milletine düşmektedir. Türk milletinin aydını konuyu iyi kavramalı ve Türk milletini tarihi manada ayağa kaldırmalıdır.

 

Bu konuya bir sonraki yazımda devam edeceğim.

 

Dua ile kalınız.

 

Mikdat Topçu

 

27.09.2011

  1. Sayın yazar,
    Vehimler insanları korkak yaparak hata yapmalarına vesile olur.Konuya baktığınız pencereden haklısınız.Fakat Asıl önemli olan bu milletin her ferdinin kendi tarihini çok iyi öğrenmesini sağlar ve de inandığı dini çok iyi öğretirseniz bu NECİP TÜRK MİLLETİNE hiç bir millet bir şey yapamaz.Ama sen bu milletin tarihini,kültürünü kendi elinle öğretmezsen o zaman senin yazındaki değindiğin olaylar gerçekleşir.Bu milletin fertlerine şuana kadar tarihi kültürü öğretilmemiştir.Bu milletin her ferdi tarihini,dilini,kültürünü,sahip olduğu dinini,öğretilmesi için çalışılması ve mücadele edilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Yorum Yap