Değerli dostlar, bundan önceki iki yazımda “Sorun Bizde” konusunu işlemeye çalışmıştım. Ve cahil Osmanlı yöneticilerinin koca imparatorluğu heder ettiklerini anlatmıştım. Özellikle Balkan Savaşları sırasında yapılan hataları izah etmiştim. Gerçekten; İttihatçıların hakim olduğu Osmanlı Devleti Balkanlarda öyle hatalar yaptı ki, bu hataları anlatmak için ciltler dolusu kitap yazılsa kafi gelmez.
Biliyorsunuz ki; İttihatçılar “Kiliseler Kanunu” nu çıkararak, birbiri ile hiç barışık olmayan Sırbistan, Bulgaristan, Karadağ ve Yunanistan’ın birlikte hareket etmesini sağladılar. Dünkü vilayetlerimizi kendi elimizle devlet yapmıştık. Karşımıza almıştık. Düşmanının birleşmesi için elinden geleni yapması bir yönetimin “akıl tutulması”na uğramasından başka ne ile izah edilebilir. Belli idi ki, birleşen bu Balkan ülkeleri devletimize saldıracaklar, Balkan Savaşı’nı başlatacaklardı. Bu tehlikeyi bile bile cahil İttihatçılar 70 bin Osmanlı askerini terhis ettiler, orduyu zayıflattılar. Bu olacak bir şey mi idi? O zamanki muhalefet daha da cahil davranıyordu. Devletin başının belada olduğunu bile bile hala iktidar mücadelesi yapıyorlardı. Muhalefetin yaklaşımı nasıldı biliyor musunuz. “Edirne’yi Enver (Enver Paşa) alacağına Bulgarlar alsın daha iyi”! Bu söylem aslında bu günkü siyasi ortamı anlatmak için çok önemli bir örnektir. Bunu söyleyenlerin ahlaksız olduklarını ileri sürmek mümkün değildir.
O zaman iktidar da, muhalefet de tamamen hırslı ve cahil davranıyordu. Devlet idaresini bilmiyorlardı. Veya Batının hoşuna gidecek, Batıyı memnun edecek şekilde davranıyorlardı.
İttihat ve Terakki yöneticilerinin, hatta o zamanki muhalefetin bu kabil cehaletini kabul etmek mümkün değildir. İttihat Terakki dönemini, Balkan Savaşları’nı bilen bir insanın bu günkü olayları görerek ders çıkarmaması mümkün değildir.
Balkan Savaşları sırasında, hatta Birinci Dünya savaşına girerken, devletin yaptığı hataları araştırın. Göreceksiniz ki, o zaman yapılan hatalarla bugünkü iktidarların yaptıkları hatalar birebir aynı. Yüz yıl aradan sora tarih tekerrür etmektedir adeta!
Balkanların elimizden çıkmasına, devletin parçalanmasına, hatta hiç gerekli değilken, Birinci Dünya Savaşı’na sazan gibi dalarak devletin yıkılmasına sebebiyet veren İttihatçıların cehaleti ile bugün Türkiye devletini idare eden yöneticilerin cehaleti neredeyse birebir aynıdır. Hatta diyebilirim ki, bugünkü yöneticiler devlet geleneğinden daha yoksun bulunmaktadırlar.
O zamanlar konu, Balkanların Osmanlı’dan koparılması idi. Şimdi ise, Kürt Devleti’nin kurulması ile Doğu topraklarımızın devletimizden koparılmasıdır. Devletimizin, yüz yıl sonra yeniden parçalanması için uygulanan stratejilere bakın, o zamanki stratejilerle bire bir aynıdır.
O zamanki farklı Balkan milletlerini, hem de birbirleri ile kanlı bıçaklı olan Balkan milletlerini birleştirme gibi bir akıl tutulması yapanlar, bugün de aynı akıl tutulmasını Doğu topraklarımızda yapmaktadırlar. O zaman Batılıların aklını, politikasını dümura uğrattığı iktidar İttihat Terakki Partisi idi. Bugün aynı akıl tutulmasını AKP iktidarı yaşamaktadır. Batılılar Türkiye’de siyasetin aklını başından almış bulunmaktadır. Yani değişen bir şey yoktur.
Bugün Batılıların politikaları karşısında daha da dezavantajlıyız. Çünkü devletin iradesi daha da fazla çökertilmiştir. Milletin iradesi o zamankine göre çok daha fazlı iğfal edilmiştir. Zihinler daha fazla işgal edilmiştir. Devlet gizli bir şekilde işgal edilmiştir. Orduya diz çöktürülmüştür. Bugünkü zaaflarımız daha çoktur.
Değerli dostlar, bu konuyu ortaya koymaya çalışırken, ideolojik düşünmem mümkün değildir. Siyasi düşünmem de mümkün değildir. Söz konusu olan şey vatandır. Balkan Savaşları dönemi olaylarının benzerinin bugün de Doğu topraklarımızda yaşandığını görmek, devlet idarecilerinin karakterlerinin, yaşanan olayların karakterlerinin birbirine tamamen benzer olduğunu görmek insanı üzmektedir. Düşündürmektedir. Bu düşüncemin siyasi bir yaklaşımla asla alakası yoktur. Sadece, Balkan Savaşları sırasında yaşanan zaaflarla bugünkü zaafların çok benzerlik taşıdığını ortaya koymaya çalıştım.
Diyebilirim ki, bugünkü siyasetçilerimiz, devlet idarecilerimiz daha da cahildir. Devlet yönetme gelenekleri yoktur. Ordumuz da tıpkı o zamanki gibi nerede ise terhis edilir hale gelmiştir. Ordumuz çökertilmiştir. Devletimiz maskeli bir işgal altındadır.
Her gün devlet aleyhine, Türk milleti aleyhine yüzlerce radyo, televizyon, basın yayın organı yayın yapmaktadır. Basın yayın organlarında, önceden hazırlanmış beşinci kol görevlisi insanların, çok profosyonelce konuşmaları Türk milletinin zihnini kuşatmıştır. İnsanımızın zihnine her gün bomba gibi yağan propagandalar, milletimizde devletini savunma heyecanı bırakmamıştır. Psikolojik yayın yapan yüzlerce radyo ve televizyon ve bu televizyonlarda boy gösteren yüzlerce ihanet şebekesi mensubu insanı görmek şahsen bendenizi hayrete düşürmekte, tedirgin etmektedir.
Her zaman söylüyorum. Belki belediye işleri iyi gidebilir. Belki “din” açısından millete biraz daha rahat bir zemin hazırlanmış olabilir. Ama devletin savunma stratejisi son derece gayri ilmidir. Zayıftır.
Değerli dostlar, lütfen olayları iyi okuyun. Fikredin, akledin. Ferasetinizi kullanın. Din işleri iyi gidiyor diye, belediye hizmetleri iyi gidiyor diye teslim olmayın. Vatan bölünmek üzeredir. Vatanınıza sahip çıkın.
Bazıları diyorlar ki, devlet denge politikası yürüterek bölünmeyi engellemeye çalışıyor. Bu görüş, çok iyi niyetli insanların görüşüdür. Hala bir ümidi olanların görüşüdür. Katılmıyorum. Tarihi iyi okuyanlar, olayları iyi bilenler şu anda tedirgindirler. Devleti idare edenlerin devlet geleneğinden yoksun bulundukları aşikardır. İdarecilerin hiçbiri ile problemim yoktur. Hatta bir kısım siyasi ile zamanında aynı bloklarda bulunduğum da olmuştur. Ancak, babamın oğlu olsalar bile, bu “akıl tutulması”nı anlatmaktan, vatan parçalama olaylarının pervasız bir şekilde yürütüldüğünü anlatmaktan asla bir adım geri durmam. Şu an yaşanan durum devletin resmen teslimiyetidir.
Değerli dostlar, biliniz ki devlet “Donkişotluk” yapmaz. Devletin, şu anda dağda bulunan bir ordu ile savaştığını bilmesi lazım. Bu ordunun arkasında ise ABD vardır, Batılılar vardır. Murat Karayılan; “Biz dağlara piknik yapmaya çıkmadık!”. Hatta, “Biz iki köy için dağa çıkmadık!”. diyordu, değil mi? Konu kapanmıştır.
Devlet, İttihatçıların yüz yıl önce yaptığı hataları tekrarlıyor. Hatta muhalefet partileri bile büyük bir “akıl tutulması” içinde, aynı hataları tekrarlıyorlar. Konunun tarihi boyutuna hakim değiller. Buna MHP de, CHP de dahildir. Muhalefetin bu denli fikri sığlığı devletin istikbali için daha da tehlikelidir. Çünkü tehlikeyi Türk milletine anlatacak kurum bulunmamaktadır.
Bu konuyu, lütfen, siyasetin ötesinde, ideolojinin ötesinde değerlendiriniz.
Bedeniz, bu akıl tutulması içinde kalarak bizi karşıt olarak gören Müslüman milletimin basiretsizliğinden korkarım. Suriye’deki, Libya’daki olayları dikkate alarak, bizim ülkemizde de, devleti bölenlerin, milletimizi birbirine kırdırmak için bütün planlarını hazırlamış oldukları bir gerçektir.Bu planlar çerçevesinde yapılan zihin şekillenmesi içinde, kendi kardeşlerimizin bizi boğazlamak üzere bilendiklerini görüyorum. Bendeniz şahsen kendi milletimden korkuyorum. Çünkü büyük planlamayı kimlerin yaptığını milletim anlayamamaktadır. Herkes kendi tarikatının peşinde, partisinin peşinde gitmektedir. Kimseye bu durumu açık açık anlatmaya gücümüz yetmemektedir. Uyanık olduğunu zanneden bir milleti uyandırmak gerçekten zormuş. Biliyorsunuz bu düşünceyi Gandhi söylemiştir. Hindistan’ın bağımsızlığının kazanılmasında baş rolü oynayan Gandhi aynen şunu söylemiştir. UYUYAN BİR MİLLETİ UYANDIRMAK KOLAYDIR. AMA UYANIK OLDUĞUNU ZANNEDEN BİR MİLLETİ UYANDIRMAK ZORDUR. İşte biz de şimdi aynen bu durumdayız.
Dini kullanarak, belediye hizmetlerini kullanarak özverili, masum, samimi milletimizi yanlarına çekerek, şenaatlerini istedikleri gibi işleyenleri Allah’a havale ediyorum. Çünkü milletim bu konuları anlamış olsaydı, bugün cahil yöneticilere, cahil muhalefete fırsat vermezdi. Demek ki güvendikleri kitle kandırdıkları masum Türk milletidir.
Buradan Türk Milletini ve özellikle bütün dostlarımı bu olayları tekrar düşünmeye davet ediyorum.
Bütün vatanseverler, uyanınız, birleşiniz.
Uyarmak vatan borcumdur.
Mikdat Topçu.
10.01.2013
0 Yorumlar.