Uyarmak Vatan Borcumdur 48

TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNİ UYARIYORUM.

Vatan bayrağın dalgalandığı yer değil midir!” demişti kaptan.

Hatırlarsınız.

Şimdilerde vatanımızı maskeli işgal altında tutanlar, iyice “gemi azıya aldılar”. Artık açık açık bölünmeyi konuşmaya başladılar. Kadrolarını kurdular, 5. Kol kuvvetlerini kurdular. Korkusuzca, ellerini kollarını sallayarak,  istedikleri her şeyi yapabiliyorlar. Nasıl olsa “bütün taşlar bağlı!”

Türk Silahlı Kuvvetleri de PKK nın silah bırakması için “çözüm süreci”ne destek vermiş. Bunun için bir “çalıştay” yapmış. Bu çalıştayda alınan kararlara göre;

–          Ders kitaplarındaki aşırı milliyetçilik törpülenmeli,

–          Ortak tarih bilinci geliştirilmeli,

–          Kürtçe vaaz verilmeli, (Fethullah Gülen’in vaazları Kürtçe alt yazılı olarak verilecekmiş!)

–          Kürtçe kullanımı kolaylaştırılmalı,

–          Bölgedeki yer adlarında hızla eskiye dönülmeli.

TSK.nın çözüm sürecine destek için aldığı bu kararları 08 Şubat 2013 günlü basında görebilirsiniz.

YER ADLARI KONUSUNDA ESKİYE DÖNÜLMELİ

Bir vatandaş olarak Türk Silahlı Kuvvetlerini, yani Genelkurmay’ı uyarıyorum. Bu konuda yapılan çalıştay, alınan kararlar son derece yanlıştır ve tehlikelidir. Türk milletinin menfaatlerine hizmet etmemektedir.

Eğer Türk Silahlı Kuvvetleri bilerek, isteyerek, araştırarak bir tercih yapmışsa, bu daha da kötüdür. Bu durumda,bu yazımın da, benim haykırmamın da bir değeri onlar için olmayacaktır. O zaman ortada, “aldattığı düşmanına acıyan gizli bir kuvvet var” diye düşünürüm.   Derler ya; “Şüyuu vukuundan beter!” diye. Allah esirgesin.

Bunu Balkan Savaşları’nda, İstiklal Savaşı’nda gördük. Ordunun siyasete alet olmasının acı sonuçlarını millet olarak hep birlikte yaşadık. Elimizden koca bir vatan gitti.

TSK, Türkiye devletini parçalayacak, bölecek, ayrıştıracak basit iktidar politikalarına alet olmamalıdır. Bu, devlet hayatımız için çok sakıncalıdır ve tehlikelidir.

Türkiye Devleti’nin savunma planlarının bütün detaylarının “Kozmik Oda” aramalarında düşmanın eline geçtiğini dün basından okumuştum. Bu ne dehşetengiz bir durumdur!

Güvendiğimiz dağlara kar yağarsa bu çok kötüdür. Bu demektir ki, Türk Milleti derhal toparlanmalıdır, tarihi bir karar vermelidir.

Asıl mesele Türk milletinin bu konuda TSK’nın ve iktidarın gerçek niyetinin ne olduğunu anlamasıdır. Biz hala iyi niyetimizi koruyoruz. Kimseyi ihanetle suçlamak istemiyoruz.

Önemli olan bu gelişmeleri milletimizin takip etmesi ve vatanının tapusuna sahip çıkacak bir iradeye sahip olmasıdır.

Görünen o ki, Türk Silahlı Kuvvetleri de büyük bir değişime uğramıştır.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, bu çalıştayı yaparken, yer adlarının değiştirilmesini isteyenlerin kimler olduğuna bakması gerekmez miydi? İşte burada bunu anlatmaya çalışıyorum. Yer adlarının değişmesini şu anda isteyen Ermeniler ve diğer azınlıklardır. Yer adlarının değişmesini Türk Milleti mi istiyor?

Asla!

Hatırlatıyorum.

Soros’un kurdurduğu TESEV sitesinde, Sevan Nişanyan adlı bir Ermeni vatandaşımız bir kitap yayınlamıştır.

Bu kitapta yer adlarının değiştirilmesi süreci anlatılmıştır. 41 bin yer adının değiştirileceğini ifade ederken, bu cesareti Cumhurbaşkanından ve Başbakandan aldığını kitapta açıkça izah etmektedir.

TESEV sitesinde bu kitabı bulabilirsiniz. Arama motorlarına; “Sevan Nişanyan Hayali Coğrafyalar” yazarak girin, görürsünüz.

Burada;

–           1960 ihtilalinden sonra yer adlarının değiştirildiğini,

–          1980  ihtilalini yapanların bu sürece destek verdiğini,

–          Türk Silahlı Kuvvetleri’nin “Harita Genel Komutanlığı” adı altında bir harita komutanlığı kurduğunu ve bu komutanlığın, yurt dışından gelen, eski yer adlarının işaretli olduğunu gösteren haritaları dahi yurda sokmadığını,

–          Bu durumun 2002 yılına kadar devam ettiğini,

–          2002 yılından sonra “karşı akım” başladığını,

–          Ve artık yer adları konusunda eskiye dönüldüğünü,

–          Cumhurbaşkanının, Göroymak’ta, “Buranın adı Norşin”dir, demesinin, Başbakanın Rize’nin Güneysu ilçesine (kendi köyüne) giderek, eline göğsüne koyup ,“Elhamdülillah Potemya’lıyız” demesinin kendilerine cesaret verdiğini

Açık açık anlatmaktadır Sevan Nişanyan.

Kitabı lütfen okuyunuz.

2002 yılından sonra karşı akım başlamış. Tabii ki karşı akım AKP iktidarı ile başladı. Şimdi esefle görmekteyiz ki, aynı karşı akım TSK’da da başlamış. Ve artık Türk Milleti iyice yalnızlığa itilmiştir. İktidarlar siyaseten düşmanla ittifak yapmış olabilir. Ama TSK’nın, kurmay heyetinin kiminle ittifak yaptığını çok iyi bilmesi ve iktidarların dümen suyuna girmemesi gerekir. Bu durum artık “şah”ın da ileri sürülmesi demektir ki, çok tehlikelidir.

Biliyorsunuz ki, Mudanya ilçesine bağlı Zeytinbağı Beldesi’nin adı değiştirilmiş, “Trilye” yapılmıştır. Bu değişiklik Resmi Gazete’de de yayınlanmıştır.

Bundan sonra artık;  ibadetlerimizi rahat rahat yapacağız, başörtümüzü takabileceğiz,  dini hayatımız kolaylaşacak, diyerek vatan parçalama hareketlerine destek verenler KINA YAKABİLİRLER. “İbadetimizi yapalım da isterse İngilizler bizi idare etsin, fark etmez” düşüncesini Türk Milleti’nin onaylamadığını Türk İstiklal Savaşı bize göstermiştir.

Türk Silahlı Kuvvetlerini de buradan uyarıyorum. Bu konuda kurmay heyetiniz manipüle edilmiştir. Süreci lütfen iyi takip ediniz. Tarih okuyunuz. Selçuklu dönemini, Osmanlı dönemini okuyunuz. Dünya tarihini okuyunuz.

Taviz verilerek bir yere varmak isteyenler tarihte hep hüsrana uğramışlardır.

Ve hata yapanları tarih hiç affetmemiştir.

Hatanızdan dönünüz.

Bu süreç size anlatıldığı gibi, basit, masum, demokratik, adil yargı, şeffaflık kelimeleri ile ifade edilebilecek sivil bir süreç değildir.  Size sivil süreç, adil yargılama gibi anlatılan bu gelişmeler 21. Yüzyıl Haçlı Savaşları’nın ta kendisidir.

Türk Milleti TSK’nın hala uyanmadığı kanaatini taşımaktadır. Bilginize.

Bir vatandaş olarak bu hatırlatmaları yapmayı kendime vazife olarak görüyorum.

Uyarı vazifemi yapıyorum.

Uyarmak vatan borcumdur.

08.02.2013

Mikdat TOPÇU

 

 

 

Yorum Yap