Vatan Bayrağın Dalgalandığı Yer Değil midir?

“Hiçbir Zaman Bu Denli Yanlış Mevzilenmemiştik – Alev Alatlı”

Değerli dostlar, ilkokul kitaplarından hepiniz belki de hatırlarsınız. Herhalde Ömer Seyfettin’in bir hikâyesinde kaptanla esir arasında böyle bir konuşma geçiyor. VATAN BAYRAĞIN DALGALANDIĞI YER DEĞİLMİDİR?

Atalarımız “Düşte gör, düş te gör demişlerdir.”

Şimdiki nesle bakıyorum, son derece rahatherkes.

Türk milleti Batıdan çekilirken üç yüz yıldır başına gelmeyen kalmamıştır.

Balkanları okuyun, Girit’in elimizden çıkışını okuyun, Arabistan’ı okuyun. Kafkasları okuyun.  Göreceksiniz ki Türk milletinin bu topraklarda yaşabilmesi gerçekten güçlü olmasına bağlıdır.

Değerli kardeşime bir cevap yazmıştım. Cevabıma tekrar cevap yazmış. Yazdığı cevabı yine aşağıya alıyorum. Sizlerin takdirlerinize sunuyorum.

Bakın ne diyor değerli dostum:

“S.Aleyküm. Tamam kardeşim ben bişeydemedim…Ben fetih olayını yanlış biliyormuşum! Osmanlı atalarımız da yanlışbiliyorlarmış! Anadolu’ya yerleştiğimiz zaman bu sütübozukların topunu sürüpatmalı, evlerine barklarına, sürüp biçtiği tarlalarına elkoymalıymışatalarımız.Çoook yanlış yapmışlar…Yeni Türk Cumhuriyeti aynı hatalaradüşmediği için onlara minnettarız… Anadolu’yu, Pontusu temizledikleri gibi şuİstanbul ve İzmiri de bi temizleyebilselerdi ne güzel olacaktı…Gazan mübarekolsun.. Allahın selamı üzerine olsun”

Değerli dostlar, yorumu size bırakıyorum. Görüyorsunuz, Türklerin Anadolu’ya geldiğinde burada bulunan toplulukların elimine edilmesini hazmedemiyor. Nedence hazmedemiyor (!) “Onlar sütü bozuk mu demeye getiriyor? Anlamadım gitti!

Yazar Elif Şafak da; biliyorsunuz aynı şeyisöylüyor. Hatırlayınız söylediği şeyleri:

“Sen kalk Orta Asya’dan gel, Anadolu’nun bağrına dal, Ermenileri asimile et, Gürcüleri asimile et, sonra Anadolu’ya yerleş!”.

Bir başka “sütü bozuk yazar” aynen şunları söylüyor: “Anadolu’da bir Türk ailesine karşı üç Ermeni ailesi, üç Keldani ailesi yok edilmiştir.”

Türkiye Cumhuriyeti Devleti (Yeni Türk Cumhuriyeti değil) Türk milletinin devletidir. Türk milleti vatanına elbette sahip çıkacaktır. Bunun aksi düşünülebilir mi?

Değerli dostum diyor ki, efendim “ben fetih olayını yanlış biliyor muşum, Osmanlı atalarımız da yanlış biliyormuş.”

Evet, yanlış biliyorsunuz. Fatih, İstanbul’unfethinde Hıristiyanlara güvence verdi, doğrudur. Güçlü bir devletin imparatoru olarak, tebaası haline getirdiği Hıristiyan halka güvence verdi. Zaten şu anda bizim de buna itirazımız yok. Breysel olarak komşumuz olan bir Rum’un, bir Ermeni’nin hakkına tecavüz edebilir misiniz? Bunu aklınızın ucundan geçirebilir misiniz? Bizim burada tartıştığımız şey, kurumsal olarak, devletimizi hedef alan stratejik hareketlerdir. Bunun bütün ayrıntılarını yazıyoruz. Bu ayrıntılar okunmuyor, dikkate alınmıyor, sadece bir iki kelimeye kafayı takıp, cevapyazıyorlar.

Şunu da hatırlatmak isterim. Osmanlılar fetihleri sırasında, fethettikleri yerlere uçsuz bucaksız Orta Asya deposundan nüfus getirip, Balkanlara yerleştirmiştir. Balkan Savaşları’ndan sonra bu toprakları kaybedince orada bulunan ahfadımız Türkiye’ye sığınmıştır.Şimdi “Göçmen” dediğimiz insanlar işte o insanların torunlarıdır.

Fetihler yapılır. Düşmandan toprak alınır. Alınan toprağın adı değiştirilir. Orayı vatan yaparsınız. Tarihi baştanbaşa okuyun. İnsanlık tarihinin özeti budur. Lütfen Siyer-i Nebi okuyun.Peygamberimizin hususi hayatında da bunu göreceksiniz.

Düşmanlıklar her zaman vardır, olacaktır.

Atalarımız; “Hazır ol cenge, istersen sulh-usalah” demişlerdir.

Değerli yazar Alev Alatlı Hanımefendi şöylediyor:

“Sosyal psikoloji bilimi bize toplumların hastalanabildiklerini, kendilerini sevmeyi unutabildiklerini gösterir.Yıllardır elbirliği ile ektiğimiz “biz adam olmayız!” hükmünün fırtınasın biçiyoruz. Bu hastalık sonunda ete kemiğe büründü ve gittikçe ağırlaşıyor.”

“Uzun tarihimizde benzeri bezginlik dönemleri vardı. Kurtuluş Savaşı öncesi muhtelif “ver kurtul”cularının söylemleri halâ kulaklarımızdan silinmiş değil. Buna karşın, ruhumuz bugünlerde olduğu gibi zincire vurulmuş değildi. Hiçbir dönemde gerçeklik kaybının, muhakeme yoksunluğunun, acizlik duygusunun bu denli gönüllü esiri olmamış, bu denli yanlış mevzilenmemiştik.”

Bu yazının tam metni için Alev Alatlı’nınsitesine bakabilirsiniz.

Düşman içinde bulunduğumuz maskeli işgal sırasında bütün çocuklarımzın kafasını karıştırmıştır. Bu değerli arkadaşımın da düşüncesi bozulmuştur. Sap ile samanı hepbirbirine karıştırıyorlar. Biz; elimize baltayı alıp, Ermeni avına, Rum veya Yahudi avına çıkmadık. Böyle bir şey düşünmemiz de mümkün değildir.

Devletin kurumsal kimliği başka milletlerin eline geçmesin diye (vatanımız düşman eline geçmesin diye) mücadele ediyoruz. Hangi milletten olursa olsun, devlet hukukumuzda, dinimizde tüm insanların insanca yaşama hakkı elbette vardır. Dinimiz ve devlet hukukumuz kim olursa olsun insanların haklarını teminat altına almıştır.

Kabul etmek gerekir ki, şu anda maskeli birişgal altındayız.  Değerli dostlarımızın “sütübozukların tümünü ortadan kaldıralım!” diye alay ettiği insanların devletimize karşı, yabancı güçlerle birlikte hareket etmeleri durumu değiştirmektedir. Düşman; yurdumuzdaki azınlıkları her zaman kullanmıştır. Şu anda da kullanmaktadır. Bu arkadaşlarımızın anlamadığı da bence budur.

Her milletin bir vatanı vardır. Türkler vatanları için tarihin her devrinde canlarını seve seve vermiştir. Yine de vermeye hazırız. Bunu bütün Cihan böyle bilsin. Gerçek kimliklerini gizleyerek, bizdenmiş gibi görünüp, bize vurmaya çalışanlar da bunu böyle bilsinler.

Türk Milleti herhalde uyumamaktadır. Herkes ayağını buna göre denk almalıdır.

Burası bizim vatanımızdır. Vatan Bayrağındalgalandığı yerdir.

Selamlar.

25.10.2013

Yorum Yap